TÜRKONFED
ve Daha İyi Yargı İşbirliği ile “refah için demokrasi” ana felsefesiyle
düzenlenen “Yapısal Reformlar Zirvesi” gerçekleştirildi. İÇASİFED Yönetimi, üye
derneklerin başkanları ile üyelerinin katılım sağladığı, “Yapısal Reformlar
Zirvesi”, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet
Gün ve İç Anadolu Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (İÇASİFED) Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt’un açılış konuşmalarıyla başladı. Kurt konuşmasında,
“Herkesi Türkiye’nin tüm tuzaklardan kurtulması için iş ve güç birliği yapmaya
çağırıyoruz” dedi.
TÜRKONFED
ve KAİSDER Yönetim Kurulu Üyesi Yurdum Hasgül ile TÜKD’in İkinci Başkanı Meral
Güler, katılımları ve sorularıyla; BAGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ayfer Ulusoy ile
Akyurt Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Ali Tekin Çelik ve pek çok
İÇASİFED’li katılımlarıyla zirveye katkı sağladı.
“Yapısal
Reformlar Zirvesi”nde, TÜRKONFED tarafından hazırlanan Türkiye’nin İkilemi:
Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları Politika Raporu da detaylarıyla ele
alındı.
Moderatörlüğünü
gazeteci Hakan Güldağ’ın yaptığı panele; Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim
Temsilcisi Alvaro Rodriguez, AB Komisyonu Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet,
Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan katıldı.
AHMET KURT’UN KONUŞMASI
İç
Anadolu Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (İÇASİFED) Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Ahmet Kurt, zirvede şu konuşmayı yaptı:
Konfederasyonumuzun,
federasyonlarımızın, derneklerimizin saygıdeğer başkanları, üyeleri ve kıymetli
davetliler, hepinizi Yönetim Kurulu Başkanvekili olduğum İç Anadolu Sanayici ve
İş İnsanları Dernekleri Federasyonu İÇASİFED adına saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
29 federasyon, 235 dernek ve 40 bini aşkın şirketi temsil eden TÜRKONFED ile
alanında önemli hizmetlere imza atan Daha İyi Yargı Derneği iş birliğiyle
düzenlenen “Yapısal Reformlar Zirvesi”nin, orta gelir tuzağı ve orta demokrasi
tuzağından kurtulmamıza katkı sağlayacağına inancımı belirtmek istiyorum.
Türkiye’nin
ikilemi Orta gelir ve Orta Demokrasi tuzakları politika raporunun paylaşılacağı
bu etkinliğin açılışını yapmış olmaktan büyük onur ve gurur duyuyorum.
Raporun
sadece Ankara da yapılacak bir toplantı ile sınırlı olmayışı TÜRKONFED in alışkanlık
haline getirdiği yaygınlaştırma faaliyetlerinin bir parçası olmasını da çok önemsiyorum.
Değerli
Konuklar;
Ben
Bu gün raporları sunulacak olan konularla ilgili sadece kısa vurgular yaparak
konuşmamı tamamlayacağım
Orta
gelir tuzağı bir ekonomide kişi başına gelir düzeyinin belirli bir aşamadan
öteye gidememesi ya da belirli bir gelir düzeyine ulaştıktan sonra durgunluk
içine girilmesini, özetleyen bir yaklaşımdır.
“Orta
demokrasi tuzağını ise “Belli oranda bir demokratikleşme hızını yakalamış bir
ülkenin ulaştığı demokratik düzeyde sıkışıp kalması halidir”
Belirli
bir noktadan sonra bir ekonomide kişi başına gelirin arttırılabilmesi için o
ekonominin içinde bulunduğu sisteme uygun atılımların yapılması gerekiyor. Ekonomi
büyürken büyümenin kalitesi kalibre edilmezse büyüme gelişmeye dönüşemez.
Bu
dönüşümü sağlayacak şey yapısal reformlardır.
Bu
reformlar sadece ekonomiyle ilgili değildir. Eğitimde bilimsel kalite artışının
sağlanmasından yargı bağımsızlığına, ifade özgürlüğünün desteklenmesinden vergi
yüklerinin düşürülmesine kadar pek çok konu bu kapsamın içine giriyor.
Türkiye,
yapısal reformlar için ne yazık ki en önemli fırsatlar sunan 2005 – 2009
arasındaki dönemi boş geçirmiş bulunuyor. O dönemde hem küresel krizin etkisi
bu kadar yoğun değildi hem de dünyada likidite bolluğu vardı, Türkiye
özelleştirmeler başta olmak üzere bir seferlik gelirlerden yoğun bir biçimde
yararlanmıştı. Bu fırsat kaçırıldı. Türkiye son 10 yılda yapısal reform olarak
adlandırılabilecek tek düzenlemeyi bankacılık alanında krizin empoze ettiği
sonuçlar üzerine gerçekleştirdi.
2023’te
25 bin dolarlık hedefe ulaşılabilmesi için Türkiye’nin kişi başına gelirini her
yıl 1500 dolar arttırması gerekiyor. Son 7 yıllık performansa bakarsak bunun
mümkün olduğunu söylemek hayalperestlik olur. Bu hedefe ulaşmanın bir tek yolu
Türkiye’nin teknoloji üretmeye başlamasıdır.
Değerli
Konuklar;
Ülkemizin
ekonomik büyüme ve sürdürülebilir GSYH artışını yakalayarak orta gelir
tuzağından kurtulabilmesi orta demokrasi tuzağından çıkmasıyla yakından ilgili…
Evet, demokrasi sadece gündelik, sosyal, siyasal yaraların değil ekonominin de
ilacıdır…
Ülkeleri
orta gelir tuzağına sürükleyen nedenler bellidir. Buna göre; bir ülkenin gelir
dağılımı bozuk, sermaye ve rekabet gücü yetersiz, teknoloji eksik, AR-GE
ıskalanmış, inovasyon faaliyetleri eksik, ekonomiye yön ve güç veren kurumsal
faktörler işlevini yitirmiş, alt yapı yatırımları yetersiz ise yapılacak şey
bellidir: Tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmanın bir yolu bulunmalıdır…
Bu
yol aranırken de bu yol bulunduktan sonra da ihtiyaç duyulan en önemli şey
demokrasidir. Öyleyse yapılacak ilk iş orta demokrasi tuzağından kurtulmak,
hukukun üstünlüğünü sağlamaktır.
Türkiye
her bakımdan zor bir süreçten geçiyor. Yaşadıklarımızı dünyadaki gelişmelerden
soyutlamak mümkün değildir. Yatırım çekmek için gereken ekonomik göstergeler
artık tek başına yeterli değil.
Ekonomi
ile demokrasi artık ayrılmaz bir bütün halini aldı. Yabancı sermaye, yabancı
yatırım isteniyorsa; yüksek demokrasi standartları, hukukun üstünlüğü, düşünce
ve ifade özgürlüğü, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi gibi değerler yerli
yerine oturmuş olmalı. Bu yönde yapılacak reformlar sadece demokrasimizi değil
ekonomimizi de güçlendirecektir.
Bizi
orta gelir ve orta demokrasi tuzağında tutan faktörlerden bir an önce
kurtulamazsak, dünyanın gittiği yere varmamız olanaksız bir hal alır. Türkiye
orta gelir tuzağından kurtulabilmek için AB ile entegrasyona, sanayi
yatırımlarına, üretimin merkezindeki KOBİ’lere destek olmaya devam etmelidir.
İÇASİFED
olarak, bu tarihi zirvenin gerçekleşmesini sağlayan TURKONFED ve Daha İyi Yargı
Derneği’ne teşekkür ediyor; herkesi Türkiye’nin tüm tuzaklardan kurtulması için
iş ve güç birliği yapmaya çağırıyoruz…
Ümit
ediyorum ki hukukun egemen olduğu, haklarını
koruyan bir devletin varlığından emin olan vatandaşlarımız, yerli yabancı
yatırımcılarımız, “bundan böyle benim işim olmayacak” modunda yaşamasın. Saygı
ile… 24 EKİM 2019